Lens Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?


Odak uzaklığı

Lens alırken ilk dikkat ettiğimiz konu odak uzaklığıdır. Basçek’te odak uzaklığı hakkında yazı hazırlamadım ama daha önce PC Labs’ta bu konuyu detaylı bir şekilde açıklamıştım, tüm içeriği tekrar etmeye gerek yok, buradaokuyabilirsiniz. Ben gerektiği yerde gerekli bilgileri özet olarak vereceğim.
Odak uzaklığı kadrajımızın ne kadar geniş ya da dar bir görüntüye sahip olacağını belirler ve sayı küçüldükçe daha geniş bir alan fotoğraflarımızda yer almaya başlarken, sayı büyüdükçe daha dar bir kadraja sahip olur. Bu genişlik ve darlık da konuyu ne kadar yakınlaştırabildiğimizi belirler. Burada olan, odak uzaklığının artması ile görüş açısının daralmasıdır.
Peki hangi odak uzaklığını tercih etmeliyiz? Bunun tam bir cevabı yok; nasıl bir kadraj elde etmek istiyorsanız ona uygun görüş açısını verecek şekilde odak uzaklığını belirlemelisiniz. Odak uzaklıklarını daha kolay anlayabilmek için çeşitli sınıflandırmalar yapılmış. Odak uzaklığı aralıkları kaynağına göre değişiklik gösterse de burada paylaştığım genel fikir verecektir:
  • Balık gözü lensler (Fisheye): Genelde 16mm ve daha küçük olurlar, ‘circular fisheye’ denilenleri tam bir daire şeklinde fotoğraf üretirler.
  • Ultra ultra geniş açı lensler (Ultra ultra-wide): 12-16mm arasındaki lenslerdir.
  • Ultra geniş açı lensler (Ultra wide-angle): 17-21mm arasındaki lenslerdir.
  • Geniş açı lensler (Wide-angle): 24-35mm arasındaki lenslerdir.
  • Standart (Normal) lensler: 44-58mm arasındaki lenslerdir
  • Kısa Tele lensler (Short-Telephoto): 58-135mm arasındaki lenslerdir.
  • Tele lensler (Telephoto): 135-300mm arasındaki lenslerdir.
  • Super Tele (Super Telephoto): 300mm’nin üzerindeki lenslerdir.
Listede geçen odak uzaklığı değerleri hep 35mm eşleniğidir yani tam-kare algılayıcılı fotoğraf makinesindeki odak uzaklığı değerleridir. Bu lensleri APS-C algılayıcılı bir fotoğraf makinesinde (Canon 450D, Nik D5000, Sony A330 gibi) kullandığınızda, daha küçük algılayıcı nedeniyle, daha dar bir kadraja sahip olursunuz yani geniş açı lens daha dar bir kadraj sunar. Algılayıcı boyutu farkları nedeniyle kesme çarpanı kavramı kullanılmakta ve lensin pratikteki odak uzaklığını bulmak için kesme çarpanı ile çarpmamız gerekmekte.
Örnek olarak Sigma 20mm f/1.8 lens aldınız diyelim; bu lens, tam-kare algılayıcılı fotoğraf makinesinde 20mm lensin görüş açısına sahipken, 1.6x kesme çarpanına sahip Canon EOS 450D’de 20×1.6=32mm lensin görüş açısına sahip olacaktır. Konu biraz teknik, detayını bilmek zorunda değilsiniz ama öğrenmek isteyenler ‘Crop Factor’ Nedir? isimli yazımı okuyabilirler. Teknik bilgiye gerek yok pratik bilgi ver yeter diyenler şunu bilseler yeterli: Lensin odak uzaklığını kesme çarpanı ile çarpıyoruz ve 35mm karşılığını buluyoruz. Örnekte verdiğimiz 20mm f/1.8 lens ile devam edelim.
  • Canon/Nikon/Sony tam-kare (1x): 20mm x 1 = 20mm
  • Canon APS-C (1.6x): 20mm x 1.6 = 32mm
  • Nikon/Pentax/Sony APS-C (1.5x): 20mm x 1.5 = 30mm
  • Olympus/Panasonic 4/3 (2x): 20mm x 2 =40mm


Zoom mu olsun, sabit odak uzaklı mı?

X optik zoom insanlarda genelde yanlış bir algı uyandırır. 3X optik zoom ile anlatılmak istenen aslında uzaktaki nesneleri 3X yakınlaştırıyor değil, makinanın lensinin fotoğraf çekebileceği en küçük odak uzaklığı ile en büyük odak uzaklığı arasındaki X kadar fark vardır yani 28-135mm’lik lens için135/28′den yaklaşık 5X optik zoom diyebiliriz. Benzer şekilde 80-400mm lens de 5x optik zoom sunar ama 28-135′den çok daha fazla yakınlaştırma sunabilirken, geniş açı seçeneği sunamaz.


Her şeyden önce şunu söyleyelim: sabit odak uzaklıklı lensler, zoom olanlara göre daha başarılı görüntü kalitesi sunarlar ve daha açık diyaframa sahip olurlar. Gelişen teknoloji ile çok kaliteli zoom lenslerin de üretilebildiği doğrudur (Nikkor AF-S 14-24/2.8G ED, Canon EF 70-200/2.8 L IS USM II) ama şuan bunlar azınlıktadır dersek yanlış olmaz.
Zoom miktarından optik kalite konusunda doğrudan yorum yapmak doğru değildir. Kimi zoom lensler ortalama sonuçlara imza atarken, kimi zoom lensler çok daha başarılı olabilir. Bunun için incelemeleri okumak lazım.
Zoom lensin en önemli tercih edilme nedeni ise kuşkusuz lens değiştirmeden ve daha az yer değiştirerek görüş açısını hızlı bir şekilde değiştirebilmemiz yani kullanımdaki pratikliği olmakta. Pek çok lens yerine tek bir lens ile çoğu fotoğraf ihtiyacını karşılayabilecek olmamız da önemli bir avantaj çünkü daha küçük ve hafif bir çanta ile çekime çıkabileceğiz. Şuan zoom aralığı 2x’den 15x’e kadar değişmekte. 

Diyafram

Diyaframın alan derinliğinin kontrolünde baş aktör olduğunu söyleyelim. Bir diğer önemli katkısı da açık diyafram ile (düşük f değeri) algılayıcıya daha fazla ışık düştüğü için, daha hızlı enstantaneleri kullanabilmemiz. Bu diyafram-enstantane ilişkisi nedeniyle açık diyaframa sahip lenslere hızlı lens denir ve önceliğimiz olabildiğince hızlı lensler almaktır. Peki neden en hızlısını almıyoruz? Tahmin edebileceğiniz gibi lens ne kadar hızlıysa o kadar da pahalıdır:)
Diyafram değeri için azami değer var mıdır? Teoride yok ama pratikte f/5.6′yı geçmemekte fayda var çünkü f/6.3 gibi diyafram değerlerinde AF sistemi de zorlanmaya başlar. Bunun nedeni pro olmayan DSLR gövdelerinin AF sistemlerinin, f/5.6′dan daha kısık diyaframlarda yeterli ışık alamayıp, netlemeyi otomatik olarak yapamamasıdır. Pratikte f/6.3′de zorlanarak da olsa AF kullanılabilir ama ışığın azaldığı durumlarda lensi MF olarak kullanmanız da gerekebilir.

Sony REFLEX 8/500. f/8 diyafram ile yavaş diyebileceğimiz lens AF özelliğine sahiptir.
Alan derinliğini her zaman sığ yapmak istemediğimizi de düşünürsek, odak uzaklığı – diyafram ikilisinin uyumu daha önemlidir yani f/2.8 lensim var diye geniş açıda sürekli f/2.8′i kullanmayız.

AF sistemi

Lensin sahip olduğu AF motoru, lensin ne kadar hızlı netleme yapabildiğini ve bu esnada ne kadar sesli çalıştığını belirleyen ana etmendir. Lens almadan önce mümkünse deneyin ve sesine kulak verin. Genel kullanımda rahatsız etmeyen ses, sessiz bir mekanda çok göze batabilir. Bunu için AFhızı da genelde çok daha iyi olan yeni nesil ultrasonic AF motorları önceliğiniz olsun:
  • Canon USM
  • Nikon SWM (Tüm AF-S serisi lenslerde kullanılmakta)
  • Olympus SWD
  • Panasonic XSM
  • Pentax SDM
  • Sigma HSM
  • Sony SSM
  • Tamron USD
Bu tip motorları barındırmayan lenslerin AF hızları yavaş olur diye düşünmeyin. Bunların da yavaş olanları olduğu gibi gayet hızlı olanları mevcut. Hangisinin ne kadar hızlı olduğunu bilebilmek için kullamak ya da inceleme okumak lazım.
Kullandığımız lens dahili AF motoruna sahip değilse ve netleme için gövdedeki AF motorunu kullanıyorsa, gövde de AF hızında önemli bir katkıya sahip olur. Bunu Nikon D2xs kullanınca rahat bir şekilde hissetmiştim. Gövdeniz AF motoruna sahip değilse (D40-D60, D3000-D5100) bu tip lensleri AF olarak kullanamadığınızı, sadece MF olarak kullanabileceğinizi söylemeliyiz
Bir diğer lens tipi de sadece MF olanlardır. Bu lenslerde AF motoru bulunmaz yani hiç bir şekilde AF kullanılamaz. Eski lensleri bir kenara bırakırsak şuan en popüler markanın Samyang ve onun yeniden markalanmış versiyonları olduğunu söyleyebiliriz. Optik olarak oldukça başarılı olan bu lensleri de lens satın alma rehberlerimizde ele alacağız.
Genelde dikkat edilmeyen AF/MF geçişi de bir başka önemli konu. Bu konuda eski Sigmalar pek hoş değil mesela, önce AF/MF düğmesini kullanmalı, ardından da netleme bileziğini ileri ya da geri hareket ettirmelisiniz yani 2 aşamalı bir kullanım söz konusu.  Kimi lenslerde ise AF kullanırken istediğiniz anda netleme bileziğini çevirerek MF olarak da kullanabilirsiniz. AF lensi genelde otomatik olarak kullanacaksınız ama manuel netleme yapmak istediğinizde pratik kullanımlı olmasını beklemek gayet makul bir istek.

Optik kalite

Geldik herkesin öncelik verdiği maddeye:) Optik kalite bence de önemli bir kriter ama lens satın alma tercihinizde ne denli önemli olduğu tamamen ne amaçla kullanacağınıza göre değişir. Eğer büyük boyutlu baskılar almaya niyetleniyorsanız ve en önemlisi ticari çekimler yapıyorsanız, optik kalite en önemli önceliğinizin olması doğal ama pek çoğumuz gibi genelde internet ortamında paylaşım yapan hobi seviyesinde fotoğraf meraklılarının kılı kırk yaran bir tutum içine girmelerine gerek yok.
Fotoğrafın keskini elbette güzeldir. Yeri geldiğinde fotoğrafınızdan kesme almanız gerekirse yüksek kalitenin faydasını görürsünüz ama en iyisi olsun diyerek aşırı pahalı lensleri almaya çalışmak yerine o parayı fotoğraf peşinde koşmaya harcayabiliriz. Para sizin elbette, ne almalısınız, ne almamalısınız sizin kararınız, ben sadece yol gösteriyorum:)
Optik kalite için nelere dikkat etmeli?
  • Keskinlik/Çözünürlük (Sharpness/Resolution): Detay yakalama yeteneği diyebiliriz. Kimi lenslerde çekilen fotoğrafların keskin olmaması sorunu ortaya çıkabilir. Bu da merkezden köşelere gittikçe daha belirgin olur. Keskinlik diyafram ile değişir, çan eğrisi şeklinde bir ilişki vardır diyebiliriz. Diyaframı kıstıkça keskinlik artar, belli bir değerden sonra da tekrar düşmeye başlar. Çok hızlı lenslerde açık diyaframda görüntünün keskin olmamasından şikayet eden çoktur. Bu, sığ alan derinliği nedeniyle çok rahatsız edici bir sorun olmayacaktır, önemli olan netliğin bulunduğu bölümün net çıkmasıdır. Keskinlik konusunda MTF grafikleri yol gösterebilir.
  • Köşe kararması (Vignetting): Açık diyafram değerlerinde fotoğrafların köşelerinin olması gerektiğinden koyu çıkmasıdır ve diyaframı kıstıkça azalır. Kimileri bu etkiyi hoş bile bulmakta ki ticari bir çekim olmadıkça ben de bunlardanım. Yazılım yoluyla büyük miktarda düzeltilebiliyor.
  • Bozulma (Distortion): Merkezde bulunmayan düz çizgilerin eğri şeklinde görülmesi durumudur. Örnek olarak ufuk çizgisinin bombeli çıkması diyebiliriz. 
  • Işık yansıması: Önden veya açılı gelen ışıklar lensin iç elemanlarında yansıyarak ışık daireleri oluşturabilir. Benzer nedenle fotoğrafın kontrastı da çok düşebilir. Optik elemanlarda kullanılan kaplamalar bu konuda etkilidir. Mesela Nikon’un ‘Nano Cystal’ kaplaması bu konuda oldukça ünlüdür.
  • Bokeh: Fotoğrafın net olmayan bölümünün karakteri diyebiliriz. Kimi lenslerde kaymak gibi bir bokeh bulunur ki bu sayede bulanık kısım göze hoş gelen geçişlere sahip olur. Kimi lenslerin sahip olduğu bokeh ise dikkat bozacak seviyede olabilir, bunlara yoğun bokeh (busy bokeh) ve hatta çılgın bokeh (crazy bokeh) denilebilir:)
Çok açık diyaframa sahip lenslerin optik kalitesi daha düşük olabilir ama unutmayın ki diğer lenslerle fotoğraf çekemediğiniz anlarda  açık diyaframlı lenslerle çekebilirsiniz. Kaldı ki açık diyaframı sığ alan derinliği elde etmek için ya da ışığın az olduğu ortamlarda fotoğrafı ‘çekebilmek’ için kullanırız. Sığ alan derinliği dersek köşeler zaten net olmayacaktır, ışık yok desek netlik netlemeyi yaptığımız yerde olacak, köşeler de çok büyük ihtimalle zaten karanlık olacaktır. Bu durumda hızlı lensi, açık diyafram değerlerinde keskin değil, köşeleri yumuşak diye eleştirmek pratik kullanıma pek uymayacaktır. Bu konuda farklı görüşü olan yorumlarda paylaşabilir.

Mekanik kalite

Resim yazısı ekle
Metal, plastikten daha sağlamdır diyebiliriz, benzer şekilde kimi plastikler de diğerlerinden daha sağlamdır. Netleme ve zoom bilezikleri ile ayar düğmeleri gibi hareketli bileşenlerin kaliteli olması da uzun süreli kullanımda lensin ilk günkü başarımını devam ettirebilmesini sağlayacaktır.
Sony AF 70-200 F2.8 G SSM yüksek mekanik kaliteye sahip lenslere güzel bir örnek.
Mesela, ‘Fantastik Plastik’ olarak adlandırılan Canon EF 50/1.8 bunun tersine güzel bir örnektir. Zorlamaya pek gelemeyen bu lensi es kaza düşürürseniz ya da lense istenmeyen bir darbe gelirse yeni bir lens almak zorunda kalabilirsiniz. Önce oldukça eğreti duran netleme halkası bile kimi durumda ya kırılırsa diye sizi endişelendirebilir. Ofisteki lenste takılı olan filtreyi çıkarmaya çalışırken bunu bizzat hissetmiştim.
‘Zoom Creep’ olarak adlandırılan zoom lensin baş aşağı tutulması durumunda lensin kendiliğinden aşağı doğru açılması yani zoom yapması pek çok lenste karşımıza çıkar ve olumsuz özellik olarak adlandırılır. Kimi lenslerde bunu engellemek için zoom kilidi bulunur, bulunmayan lensler ise kullanıcının canını sıkar.
Toza ve suya karşı yalıtım da zorlu koşullarda çekim yapmaya kalktığınızda en az gövde yalıtımı kadar önemli olacaktır. Yalıtım genelde üst seviye lenslerde kullanılır ve bunun için daha fazla harcama yapmak kaçınılmazdır.

Titreşim Engelleme


250mm kullandığımızı düşünelim, burada 1/250 saniyeden daha uzun süreleri kullanmamayı tercih ederiz. Titreşim engelleme sistemi sayesinde bu sürelerden daha uzun sürelerde, mesela 1/30 saniyede net fotoğraflar elde edebiliriz. Bunun için titreşim engelleme sistemine sahip lenslerde el hareketimizi nötürleyecek ek sistemler bulunur ve ne kadar etkili oldukları da üretici tarafından belirtilir. Pratikte elde edebileceğimiz fayda teorik değerlerden daha az olabilir. Pratik değerini ölçmek için uygulanabilecek sağlam bir yöntem bulunmuyor ama çeşitli testlerde kendi yöntemleriyle bu değer ölçülmeye çalışıyor.
Diyelim lensin titreşim engelleme sistemi 4 durak kadar etkili. Bu lens sayesinde normalde kullanabildiğimiz enstantaneden 4 durak daha yavaş enstantane sürelerini kullanabiliriz yani 1/250 yerine 1/15 saniye kulanabiliriz. Işığın azaldığı durumlarda, odak uzaklığının artması halinde (tele) ya da diyaframın çok kısık olması durumlarında (f/6.3 mesela) titreşim engelleme sistemi sayesinde normalde çekemeyeceğimiz fotoğrafları çekebiliriz.

Canon'un IS sistemi için hazırladığı yaratıcı reklam afişi.
Titreşim engelleme sistemlerinin isimlendirmesi:
  • Canon IS
  • Nikon VR
  • Panasonic Mega OIS
  • Sigma OS
  • Tamron VC
Olympus, Pentax ve Sony, lens tabanlı titreşim engelleme yerine algılayıcı tabanlı sistem kullanırlar bu nedenle bu markaların DSLR gövdelerine takılı her lens otomatikman titreşim engelleme sistemine sahip olmuş olur. Hangi sistemin daha etkili olduğu konusunda tartışmalar hala sürmektedir ama lens tabanlı sistemler ek masraf anlamına gelse de daha etkilidir ve kullanımda daha fazla avantaja sahiptir.

‘Macro’

Gerçek makro lensler (1:1 makro) dışındakileri sadece yakına netleme yapabilir yani bir arıyı kocaman çekemezsiniz. Bunu özellikle Sigma çok sık kullanılır ve pek çok lensine ‘Macro’ etiketini de ekler.
Sadece yakına netleyebilen lenslere makro demek kimilerine göre doğru bir pazarlama değildir. Siz aradaki farkı bilin yeter.

Lens incelemelerinde kullanılabilecek kaynaklar

Yurt dışında bunu yapan pek çok site var ve tutarlı sonuçlar elde edebilmek için ciddi bir test ortamı oluşturabilmek gerek. Gene de tek bir inceleme ile karar vermek yerine olabildiğince farklı kaynaktan bilgi almak en doğrusu olacaktır.

…ve Kişisel Tercihler

Kim ne dersin, sizinle lens arasındaki bağ bence en önemlisi. İncelemelerin  beğenmediği bir lensi siz çok severek kullanabilirsiniz. Mesela sahibi olduğum Sigma 24-70/2.8 ile uygun ışık koşullarında çok güzel fotoğraflar çektim ve çekmeye de devam ediyorum. İncelemelerde ise ortalama falan diyenler mevcut. Bu lensimi sevmeme engel mi? Hayır, kesinlikle değil. Hala ana lensim olarak kullanıyor ve seviyorum.
Benzer şekilde Sigma 20/1.8 için de keskin hatta almanızı önermiyorum diyenler var. Hangi lens bu odak uzaklığında bu kadar açık diyafram sunabiliyor? Hiçbiri. En yakınında Canon 24/1.4 L var, o da 3 kat daha pahalı. Kim ne derse desin keskinlik benim için gayet iyi ve ben bu lensimi de seviyorum. Kullanıcı yorumlarını okuyunca benim gibi pek çok kullanıcı olduğunu görüyorum ve onlar da inceleme yapanlara takılmadan edememişler.
Son söz: incelemeleri okuyun, fikir edinin ama fırsatınız varsa lensi alıp bir süre kullanın; başkalarının beğenmediği lensi siz çok sevebilirsiniz.


1 yorum:

  1. Şu anda ilgilenen kişilere ve şirketlere kredi veriyoruz.
    Kötü kredi puanı yüzünden bankalar tarafından Kredi reddedildi mi veya siz
    Denedim ve başarısız olduysanız veya bir iş kurmanız gerekiyorsa da
    Mali açıdan aşağı, şimdi% 2 başvuruda bir Kredi için başvurun. Tüm başvuru
    loansfirmsector@gmail.com adresine yönlendirilsin

    YanıtlaSil

16 Nisan 2014 Çarşamba

Lens Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?


Odak uzaklığı

Lens alırken ilk dikkat ettiğimiz konu odak uzaklığıdır. Basçek’te odak uzaklığı hakkında yazı hazırlamadım ama daha önce PC Labs’ta bu konuyu detaylı bir şekilde açıklamıştım, tüm içeriği tekrar etmeye gerek yok, buradaokuyabilirsiniz. Ben gerektiği yerde gerekli bilgileri özet olarak vereceğim.
Odak uzaklığı kadrajımızın ne kadar geniş ya da dar bir görüntüye sahip olacağını belirler ve sayı küçüldükçe daha geniş bir alan fotoğraflarımızda yer almaya başlarken, sayı büyüdükçe daha dar bir kadraja sahip olur. Bu genişlik ve darlık da konuyu ne kadar yakınlaştırabildiğimizi belirler. Burada olan, odak uzaklığının artması ile görüş açısının daralmasıdır.
Peki hangi odak uzaklığını tercih etmeliyiz? Bunun tam bir cevabı yok; nasıl bir kadraj elde etmek istiyorsanız ona uygun görüş açısını verecek şekilde odak uzaklığını belirlemelisiniz. Odak uzaklıklarını daha kolay anlayabilmek için çeşitli sınıflandırmalar yapılmış. Odak uzaklığı aralıkları kaynağına göre değişiklik gösterse de burada paylaştığım genel fikir verecektir:
  • Balık gözü lensler (Fisheye): Genelde 16mm ve daha küçük olurlar, ‘circular fisheye’ denilenleri tam bir daire şeklinde fotoğraf üretirler.
  • Ultra ultra geniş açı lensler (Ultra ultra-wide): 12-16mm arasındaki lenslerdir.
  • Ultra geniş açı lensler (Ultra wide-angle): 17-21mm arasındaki lenslerdir.
  • Geniş açı lensler (Wide-angle): 24-35mm arasındaki lenslerdir.
  • Standart (Normal) lensler: 44-58mm arasındaki lenslerdir
  • Kısa Tele lensler (Short-Telephoto): 58-135mm arasındaki lenslerdir.
  • Tele lensler (Telephoto): 135-300mm arasındaki lenslerdir.
  • Super Tele (Super Telephoto): 300mm’nin üzerindeki lenslerdir.
Listede geçen odak uzaklığı değerleri hep 35mm eşleniğidir yani tam-kare algılayıcılı fotoğraf makinesindeki odak uzaklığı değerleridir. Bu lensleri APS-C algılayıcılı bir fotoğraf makinesinde (Canon 450D, Nik D5000, Sony A330 gibi) kullandığınızda, daha küçük algılayıcı nedeniyle, daha dar bir kadraja sahip olursunuz yani geniş açı lens daha dar bir kadraj sunar. Algılayıcı boyutu farkları nedeniyle kesme çarpanı kavramı kullanılmakta ve lensin pratikteki odak uzaklığını bulmak için kesme çarpanı ile çarpmamız gerekmekte.
Örnek olarak Sigma 20mm f/1.8 lens aldınız diyelim; bu lens, tam-kare algılayıcılı fotoğraf makinesinde 20mm lensin görüş açısına sahipken, 1.6x kesme çarpanına sahip Canon EOS 450D’de 20×1.6=32mm lensin görüş açısına sahip olacaktır. Konu biraz teknik, detayını bilmek zorunda değilsiniz ama öğrenmek isteyenler ‘Crop Factor’ Nedir? isimli yazımı okuyabilirler. Teknik bilgiye gerek yok pratik bilgi ver yeter diyenler şunu bilseler yeterli: Lensin odak uzaklığını kesme çarpanı ile çarpıyoruz ve 35mm karşılığını buluyoruz. Örnekte verdiğimiz 20mm f/1.8 lens ile devam edelim.
  • Canon/Nikon/Sony tam-kare (1x): 20mm x 1 = 20mm
  • Canon APS-C (1.6x): 20mm x 1.6 = 32mm
  • Nikon/Pentax/Sony APS-C (1.5x): 20mm x 1.5 = 30mm
  • Olympus/Panasonic 4/3 (2x): 20mm x 2 =40mm


Zoom mu olsun, sabit odak uzaklı mı?

X optik zoom insanlarda genelde yanlış bir algı uyandırır. 3X optik zoom ile anlatılmak istenen aslında uzaktaki nesneleri 3X yakınlaştırıyor değil, makinanın lensinin fotoğraf çekebileceği en küçük odak uzaklığı ile en büyük odak uzaklığı arasındaki X kadar fark vardır yani 28-135mm’lik lens için135/28′den yaklaşık 5X optik zoom diyebiliriz. Benzer şekilde 80-400mm lens de 5x optik zoom sunar ama 28-135′den çok daha fazla yakınlaştırma sunabilirken, geniş açı seçeneği sunamaz.


Her şeyden önce şunu söyleyelim: sabit odak uzaklıklı lensler, zoom olanlara göre daha başarılı görüntü kalitesi sunarlar ve daha açık diyaframa sahip olurlar. Gelişen teknoloji ile çok kaliteli zoom lenslerin de üretilebildiği doğrudur (Nikkor AF-S 14-24/2.8G ED, Canon EF 70-200/2.8 L IS USM II) ama şuan bunlar azınlıktadır dersek yanlış olmaz.
Zoom miktarından optik kalite konusunda doğrudan yorum yapmak doğru değildir. Kimi zoom lensler ortalama sonuçlara imza atarken, kimi zoom lensler çok daha başarılı olabilir. Bunun için incelemeleri okumak lazım.
Zoom lensin en önemli tercih edilme nedeni ise kuşkusuz lens değiştirmeden ve daha az yer değiştirerek görüş açısını hızlı bir şekilde değiştirebilmemiz yani kullanımdaki pratikliği olmakta. Pek çok lens yerine tek bir lens ile çoğu fotoğraf ihtiyacını karşılayabilecek olmamız da önemli bir avantaj çünkü daha küçük ve hafif bir çanta ile çekime çıkabileceğiz. Şuan zoom aralığı 2x’den 15x’e kadar değişmekte. 

Diyafram

Diyaframın alan derinliğinin kontrolünde baş aktör olduğunu söyleyelim. Bir diğer önemli katkısı da açık diyafram ile (düşük f değeri) algılayıcıya daha fazla ışık düştüğü için, daha hızlı enstantaneleri kullanabilmemiz. Bu diyafram-enstantane ilişkisi nedeniyle açık diyaframa sahip lenslere hızlı lens denir ve önceliğimiz olabildiğince hızlı lensler almaktır. Peki neden en hızlısını almıyoruz? Tahmin edebileceğiniz gibi lens ne kadar hızlıysa o kadar da pahalıdır:)
Diyafram değeri için azami değer var mıdır? Teoride yok ama pratikte f/5.6′yı geçmemekte fayda var çünkü f/6.3 gibi diyafram değerlerinde AF sistemi de zorlanmaya başlar. Bunun nedeni pro olmayan DSLR gövdelerinin AF sistemlerinin, f/5.6′dan daha kısık diyaframlarda yeterli ışık alamayıp, netlemeyi otomatik olarak yapamamasıdır. Pratikte f/6.3′de zorlanarak da olsa AF kullanılabilir ama ışığın azaldığı durumlarda lensi MF olarak kullanmanız da gerekebilir.

Sony REFLEX 8/500. f/8 diyafram ile yavaş diyebileceğimiz lens AF özelliğine sahiptir.
Alan derinliğini her zaman sığ yapmak istemediğimizi de düşünürsek, odak uzaklığı – diyafram ikilisinin uyumu daha önemlidir yani f/2.8 lensim var diye geniş açıda sürekli f/2.8′i kullanmayız.

AF sistemi

Lensin sahip olduğu AF motoru, lensin ne kadar hızlı netleme yapabildiğini ve bu esnada ne kadar sesli çalıştığını belirleyen ana etmendir. Lens almadan önce mümkünse deneyin ve sesine kulak verin. Genel kullanımda rahatsız etmeyen ses, sessiz bir mekanda çok göze batabilir. Bunu için AFhızı da genelde çok daha iyi olan yeni nesil ultrasonic AF motorları önceliğiniz olsun:
  • Canon USM
  • Nikon SWM (Tüm AF-S serisi lenslerde kullanılmakta)
  • Olympus SWD
  • Panasonic XSM
  • Pentax SDM
  • Sigma HSM
  • Sony SSM
  • Tamron USD
Bu tip motorları barındırmayan lenslerin AF hızları yavaş olur diye düşünmeyin. Bunların da yavaş olanları olduğu gibi gayet hızlı olanları mevcut. Hangisinin ne kadar hızlı olduğunu bilebilmek için kullamak ya da inceleme okumak lazım.
Kullandığımız lens dahili AF motoruna sahip değilse ve netleme için gövdedeki AF motorunu kullanıyorsa, gövde de AF hızında önemli bir katkıya sahip olur. Bunu Nikon D2xs kullanınca rahat bir şekilde hissetmiştim. Gövdeniz AF motoruna sahip değilse (D40-D60, D3000-D5100) bu tip lensleri AF olarak kullanamadığınızı, sadece MF olarak kullanabileceğinizi söylemeliyiz
Bir diğer lens tipi de sadece MF olanlardır. Bu lenslerde AF motoru bulunmaz yani hiç bir şekilde AF kullanılamaz. Eski lensleri bir kenara bırakırsak şuan en popüler markanın Samyang ve onun yeniden markalanmış versiyonları olduğunu söyleyebiliriz. Optik olarak oldukça başarılı olan bu lensleri de lens satın alma rehberlerimizde ele alacağız.
Genelde dikkat edilmeyen AF/MF geçişi de bir başka önemli konu. Bu konuda eski Sigmalar pek hoş değil mesela, önce AF/MF düğmesini kullanmalı, ardından da netleme bileziğini ileri ya da geri hareket ettirmelisiniz yani 2 aşamalı bir kullanım söz konusu.  Kimi lenslerde ise AF kullanırken istediğiniz anda netleme bileziğini çevirerek MF olarak da kullanabilirsiniz. AF lensi genelde otomatik olarak kullanacaksınız ama manuel netleme yapmak istediğinizde pratik kullanımlı olmasını beklemek gayet makul bir istek.

Optik kalite

Geldik herkesin öncelik verdiği maddeye:) Optik kalite bence de önemli bir kriter ama lens satın alma tercihinizde ne denli önemli olduğu tamamen ne amaçla kullanacağınıza göre değişir. Eğer büyük boyutlu baskılar almaya niyetleniyorsanız ve en önemlisi ticari çekimler yapıyorsanız, optik kalite en önemli önceliğinizin olması doğal ama pek çoğumuz gibi genelde internet ortamında paylaşım yapan hobi seviyesinde fotoğraf meraklılarının kılı kırk yaran bir tutum içine girmelerine gerek yok.
Fotoğrafın keskini elbette güzeldir. Yeri geldiğinde fotoğrafınızdan kesme almanız gerekirse yüksek kalitenin faydasını görürsünüz ama en iyisi olsun diyerek aşırı pahalı lensleri almaya çalışmak yerine o parayı fotoğraf peşinde koşmaya harcayabiliriz. Para sizin elbette, ne almalısınız, ne almamalısınız sizin kararınız, ben sadece yol gösteriyorum:)
Optik kalite için nelere dikkat etmeli?
  • Keskinlik/Çözünürlük (Sharpness/Resolution): Detay yakalama yeteneği diyebiliriz. Kimi lenslerde çekilen fotoğrafların keskin olmaması sorunu ortaya çıkabilir. Bu da merkezden köşelere gittikçe daha belirgin olur. Keskinlik diyafram ile değişir, çan eğrisi şeklinde bir ilişki vardır diyebiliriz. Diyaframı kıstıkça keskinlik artar, belli bir değerden sonra da tekrar düşmeye başlar. Çok hızlı lenslerde açık diyaframda görüntünün keskin olmamasından şikayet eden çoktur. Bu, sığ alan derinliği nedeniyle çok rahatsız edici bir sorun olmayacaktır, önemli olan netliğin bulunduğu bölümün net çıkmasıdır. Keskinlik konusunda MTF grafikleri yol gösterebilir.
  • Köşe kararması (Vignetting): Açık diyafram değerlerinde fotoğrafların köşelerinin olması gerektiğinden koyu çıkmasıdır ve diyaframı kıstıkça azalır. Kimileri bu etkiyi hoş bile bulmakta ki ticari bir çekim olmadıkça ben de bunlardanım. Yazılım yoluyla büyük miktarda düzeltilebiliyor.
  • Bozulma (Distortion): Merkezde bulunmayan düz çizgilerin eğri şeklinde görülmesi durumudur. Örnek olarak ufuk çizgisinin bombeli çıkması diyebiliriz. 
  • Işık yansıması: Önden veya açılı gelen ışıklar lensin iç elemanlarında yansıyarak ışık daireleri oluşturabilir. Benzer nedenle fotoğrafın kontrastı da çok düşebilir. Optik elemanlarda kullanılan kaplamalar bu konuda etkilidir. Mesela Nikon’un ‘Nano Cystal’ kaplaması bu konuda oldukça ünlüdür.
  • Bokeh: Fotoğrafın net olmayan bölümünün karakteri diyebiliriz. Kimi lenslerde kaymak gibi bir bokeh bulunur ki bu sayede bulanık kısım göze hoş gelen geçişlere sahip olur. Kimi lenslerin sahip olduğu bokeh ise dikkat bozacak seviyede olabilir, bunlara yoğun bokeh (busy bokeh) ve hatta çılgın bokeh (crazy bokeh) denilebilir:)
Çok açık diyaframa sahip lenslerin optik kalitesi daha düşük olabilir ama unutmayın ki diğer lenslerle fotoğraf çekemediğiniz anlarda  açık diyaframlı lenslerle çekebilirsiniz. Kaldı ki açık diyaframı sığ alan derinliği elde etmek için ya da ışığın az olduğu ortamlarda fotoğrafı ‘çekebilmek’ için kullanırız. Sığ alan derinliği dersek köşeler zaten net olmayacaktır, ışık yok desek netlik netlemeyi yaptığımız yerde olacak, köşeler de çok büyük ihtimalle zaten karanlık olacaktır. Bu durumda hızlı lensi, açık diyafram değerlerinde keskin değil, köşeleri yumuşak diye eleştirmek pratik kullanıma pek uymayacaktır. Bu konuda farklı görüşü olan yorumlarda paylaşabilir.

Mekanik kalite

Resim yazısı ekle
Metal, plastikten daha sağlamdır diyebiliriz, benzer şekilde kimi plastikler de diğerlerinden daha sağlamdır. Netleme ve zoom bilezikleri ile ayar düğmeleri gibi hareketli bileşenlerin kaliteli olması da uzun süreli kullanımda lensin ilk günkü başarımını devam ettirebilmesini sağlayacaktır.
Sony AF 70-200 F2.8 G SSM yüksek mekanik kaliteye sahip lenslere güzel bir örnek.
Mesela, ‘Fantastik Plastik’ olarak adlandırılan Canon EF 50/1.8 bunun tersine güzel bir örnektir. Zorlamaya pek gelemeyen bu lensi es kaza düşürürseniz ya da lense istenmeyen bir darbe gelirse yeni bir lens almak zorunda kalabilirsiniz. Önce oldukça eğreti duran netleme halkası bile kimi durumda ya kırılırsa diye sizi endişelendirebilir. Ofisteki lenste takılı olan filtreyi çıkarmaya çalışırken bunu bizzat hissetmiştim.
‘Zoom Creep’ olarak adlandırılan zoom lensin baş aşağı tutulması durumunda lensin kendiliğinden aşağı doğru açılması yani zoom yapması pek çok lenste karşımıza çıkar ve olumsuz özellik olarak adlandırılır. Kimi lenslerde bunu engellemek için zoom kilidi bulunur, bulunmayan lensler ise kullanıcının canını sıkar.
Toza ve suya karşı yalıtım da zorlu koşullarda çekim yapmaya kalktığınızda en az gövde yalıtımı kadar önemli olacaktır. Yalıtım genelde üst seviye lenslerde kullanılır ve bunun için daha fazla harcama yapmak kaçınılmazdır.

Titreşim Engelleme


250mm kullandığımızı düşünelim, burada 1/250 saniyeden daha uzun süreleri kullanmamayı tercih ederiz. Titreşim engelleme sistemi sayesinde bu sürelerden daha uzun sürelerde, mesela 1/30 saniyede net fotoğraflar elde edebiliriz. Bunun için titreşim engelleme sistemine sahip lenslerde el hareketimizi nötürleyecek ek sistemler bulunur ve ne kadar etkili oldukları da üretici tarafından belirtilir. Pratikte elde edebileceğimiz fayda teorik değerlerden daha az olabilir. Pratik değerini ölçmek için uygulanabilecek sağlam bir yöntem bulunmuyor ama çeşitli testlerde kendi yöntemleriyle bu değer ölçülmeye çalışıyor.
Diyelim lensin titreşim engelleme sistemi 4 durak kadar etkili. Bu lens sayesinde normalde kullanabildiğimiz enstantaneden 4 durak daha yavaş enstantane sürelerini kullanabiliriz yani 1/250 yerine 1/15 saniye kulanabiliriz. Işığın azaldığı durumlarda, odak uzaklığının artması halinde (tele) ya da diyaframın çok kısık olması durumlarında (f/6.3 mesela) titreşim engelleme sistemi sayesinde normalde çekemeyeceğimiz fotoğrafları çekebiliriz.

Canon'un IS sistemi için hazırladığı yaratıcı reklam afişi.
Titreşim engelleme sistemlerinin isimlendirmesi:
  • Canon IS
  • Nikon VR
  • Panasonic Mega OIS
  • Sigma OS
  • Tamron VC
Olympus, Pentax ve Sony, lens tabanlı titreşim engelleme yerine algılayıcı tabanlı sistem kullanırlar bu nedenle bu markaların DSLR gövdelerine takılı her lens otomatikman titreşim engelleme sistemine sahip olmuş olur. Hangi sistemin daha etkili olduğu konusunda tartışmalar hala sürmektedir ama lens tabanlı sistemler ek masraf anlamına gelse de daha etkilidir ve kullanımda daha fazla avantaja sahiptir.

‘Macro’

Gerçek makro lensler (1:1 makro) dışındakileri sadece yakına netleme yapabilir yani bir arıyı kocaman çekemezsiniz. Bunu özellikle Sigma çok sık kullanılır ve pek çok lensine ‘Macro’ etiketini de ekler.
Sadece yakına netleyebilen lenslere makro demek kimilerine göre doğru bir pazarlama değildir. Siz aradaki farkı bilin yeter.

Lens incelemelerinde kullanılabilecek kaynaklar

Yurt dışında bunu yapan pek çok site var ve tutarlı sonuçlar elde edebilmek için ciddi bir test ortamı oluşturabilmek gerek. Gene de tek bir inceleme ile karar vermek yerine olabildiğince farklı kaynaktan bilgi almak en doğrusu olacaktır.

…ve Kişisel Tercihler

Kim ne dersin, sizinle lens arasındaki bağ bence en önemlisi. İncelemelerin  beğenmediği bir lensi siz çok severek kullanabilirsiniz. Mesela sahibi olduğum Sigma 24-70/2.8 ile uygun ışık koşullarında çok güzel fotoğraflar çektim ve çekmeye de devam ediyorum. İncelemelerde ise ortalama falan diyenler mevcut. Bu lensimi sevmeme engel mi? Hayır, kesinlikle değil. Hala ana lensim olarak kullanıyor ve seviyorum.
Benzer şekilde Sigma 20/1.8 için de keskin hatta almanızı önermiyorum diyenler var. Hangi lens bu odak uzaklığında bu kadar açık diyafram sunabiliyor? Hiçbiri. En yakınında Canon 24/1.4 L var, o da 3 kat daha pahalı. Kim ne derse desin keskinlik benim için gayet iyi ve ben bu lensimi de seviyorum. Kullanıcı yorumlarını okuyunca benim gibi pek çok kullanıcı olduğunu görüyorum ve onlar da inceleme yapanlara takılmadan edememişler.
Son söz: incelemeleri okuyun, fikir edinin ama fırsatınız varsa lensi alıp bir süre kullanın; başkalarının beğenmediği lensi siz çok sevebilirsiniz.

1 yorum:

  1. Şu anda ilgilenen kişilere ve şirketlere kredi veriyoruz.
    Kötü kredi puanı yüzünden bankalar tarafından Kredi reddedildi mi veya siz
    Denedim ve başarısız olduysanız veya bir iş kurmanız gerekiyorsa da
    Mali açıdan aşağı, şimdi% 2 başvuruda bir Kredi için başvurun. Tüm başvuru
    loansfirmsector@gmail.com adresine yönlendirilsin

    YanıtlaSil


Top